İşçileri Bakanı Süleyman Soylu, Merinos Mustafa Kemal Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde planlı ‘Türkiye Muhtarlarla El Ele” mevzulu toplantıya katıldı. Burada muhtarlara seslenme fail Soylu, maden ve terörle mücadeleden, huruç hastalığına derece nice mevzuyu ele aldı.
“Sizler ayrımlı politik görüşlerde olabilirsiniz, bu da giriş döndürücü doğaldır. Her birinizi seçen insanoğlu da böyledir. Size oy verenler de ayrımlı politik görüşleri, inançları, budunsal kökenleri olabilir. Buradaki camia herkes çeşitlilikleri barındırdığı düşüncesince Türkiye tablosudur” niteleyerek konuşmasına süregelen Soylu, “Her birinize oy verenler esas ümit ile oy kullandı. Mahallemize dobra bakılsın, nekais izleme edilsin niteleyerek sizlere oy verdiler. Farklılıkları korumanın yanı esna mahsus zeminlerde kavuşmak iklim menfaatini ilişik esas değerler üstünde aklıselimin, ahlakın, anne-babalarımızın, öğretmenlerimizin, camideki imamların öğrettikleri temeller üstünde buluşabilmeliyiz” dedi.
50 bin 340 muhtarımız yönetsel şekilde İçişleri Bakanlığı'na ilişkin bulunduğunu hatırlatan Soylu, “Bu muhtarlarımızın topu topu şayet bizlere taleplerini iletemezse, aramıza biz filtreler, perdeler koyarsak, kılıç kocabaşı bilim sistemini devreye alamazdık. Bugüne derece düzene işlenen 125 bin alakanın 109 binini müspet sonuçlandırıp 16 binini hala izleme ediyor olanaklı miydik? Bugün henüz önceki muhtarlıklarımız dayalı özlük, tabanca müsaade harcı, SGK primi kabilinden adımlarımızın üstünde müsaade haklarından tutun katı giriş döndürücü adımı içeren acemi müşterek teklif üstünde rastgele daim bu arada çalışamazdık. Biz ne yaptıysak giriş başa yapıyoruz. Bize oy verenlerin, bizlere seçenlerin, bizlere hata verenlerin o güvenlerini realizasyon kılmak düşüncesince görevlerimizi sürdürüyoruz. Biz noktaya gelebildiysek, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu vizyonla farklılıklarımızı kendimize müşterek süzek yapmadığımız düşüncesince esas değerler üstünde tartışmadığımız, birbirimizi dinleyebildiğimiz düşüncesince yapabildik” niteleyerek konuştu.
Soylu konuşmasını şu biçimde sürdürdü: “Ancak bugün muhtarlıklarda başarabildiğimiz bu hali, tabii ülkenin öteki meselelerine aksettirmek istediğimizde tuhaf müşterek tutuculukla huzur karşıya kaldığımızı üzülerek pazarlık etmek isterim. Asayişin teminin de bile, terörle, maden ile mücadelede fark buna gönlü yatmayan, aklı yatmayan politik hırsların cazibesinden sıyrılıp bu ülkenin değerleri ile buluşamayan, batıyı namına ibadethane belirlemiş, batıdan mevrut rastgele şeyi giriş hesabına koymuş, özgüvensiz anlayışlarla bu ülkede sizlerde biz de fasıl çağ huzur karşıya kalıyoruz. Bakın sizler muhtarsınız, hanginiz çarşı ve mahalle bekçilerinden tasalı oldunuz? Tam tersi, Türkiye'de ağır ağır muhtarlar toplantıları yapıyoruz. İstanbul'dan Ankara'ya, Adana'dan Diyarbakır'a kadar. Biraz sonraları burada asayiş toplantısı yapacağız. Bizim buradaki zarfında bulunduğumuz güruh kabilinden olmayacak. Bazen 3 ara esna 4 ahit devam eden ve daim bulunan kocabaşı ve mahallelerin rastgele meselesini masaya yatırdığımız, rastgele müşterek arkadaşımızın notlarını aldığı, bürokratların izleme etmiş bulunduğu toplantılardır. Bir araya gelip foto verdiğimiz aman ne güzelmiş, faydalı olsun dediğimiz toplantılar değildir. Asayiş meselelerinden çarpıcılık lambasının yanıp yanmamasına kadar, esenlik ocağındaki eksiklikten müşterek spor sahasındaki ihtiyaca derece rastgele şeyi bakanlarımızla telefon açıp konuştuğumuz ve eritme aradığımız müşterek süreci ortaya koyuyoruz. Bana nazar boncuğu muhtarımızın çarşı ve mahalle bekçimizden rahatsızız demedi. 30 bin dideban gece kendimizi denyo ettiğimiz, rastgele çalmış bulunduğu düdüklerinde bizim şen ettiğimiz çarşı ve mahalle bekçilerinin itibarını örselemek düşüncesince politika yapanları gördükçe ego üzülüyorum. Demek ki toplumla aralarında müşterek resmiyet oluşmuş. Bizim gittiğimiz toplantılarda çarşı ve mahalle bekçilerine henüz gerekseme bulunduğu anlamında talepler bana iletiliyor”
2017'den bu güne derece evden arakçılık olaylarının günce averajı yüzdelik 47 oranında azaldığını kaydeden Soylu, “Bu kopya 284'ten 151'e düştü. Kötü mü oldu? Hep bu arada yararını gördük. Yüzde 30'lardan yüzdelik 60'lara olayların çözülme oranına çıktı. Olayları ışıklandırma az henüz 2 büküm arttı. Peki bu biçimsiz müşterek nesne mi? Birlikte maden suçlarıyla uğraşıyoruz, kullanılmayan binalarla, annesine babasına biçimsiz davranan maden kullanıcısıyla, muhtarlarımızla bu arada uğraşıyoruz. Mahallemizin şurasına ışıklandırma geçişsiz denince de kaymakamlığımıza, şehremaneti başkanımıza, valimize, çarpıcılık idaresine iletiyoruz ve problemi ortaya koyuyoruz. Biz sizlerle emek arkadaşıyız. Bizim de sizinde müşterek dalavere endüstrisi var. Dünyanın en iri krizi ile huzur karşıya kaldık. Pandemi krizinde bu iş bana merkum değil, ego bu işten vazgeçme ederim az buçuk gümrüksüz yaparım mı dediniz olmadan herkes yöneticiler ve STK'larla taşın dibine elinizi mi koydunuz? Şimdi bana büyükşehirler oldu, muhtarlara ne icap varmış diyenler geriye 2-3 yıla baksınlar da anlasınlar” halinde konuştu.
“Biraz önceki bahsettiğim bu tavırları maden ile uğraş fail birimlerimize de gösterdiler. Şunu beyan kılmak istiyorum dünyada yakalanan herkes eroinin yüzdelik 21'inin bu ülkenin polisi, bu ülkenin askeri, jandarması, kıyı güvenliği, gümrük korunum birimleri yakalamaktadır. İfade edeyim bu yıl cumhuriyet tarihinin beyaz zehir yakalamaktaki rekorunu egale ettik. 2019 yılında 20 tondu, bu yıl toplam 22 tona çıkardık. Bunun 20,5 tonunu asayiş güçler, 1,5 tonunu da gümrük korunum ekiplerimizin yakaladı. Bütün bu uğraş rastgele daim giriş başa sürdürülmektedir” niteleyerek laflarını sürdüren Soylu, “Türkiye'de kestirmece 2017 yılında uyuşturucuya ilişkin ölümlerden, adli tababet rakamlarına gereğince 941'di. Biz 2020 yılını 314'le tamamladık. Bu yıl henüz az rakamla bitireceğiz. Bu beraberlik ile olmalıdır. Bir taraftan meselenin arza müteveccih mücadelesi, müşterek taraftan talebi düşürmeye müteveccih savaşı ve iyileştirme süreci ile giriş başa mücadelenin rastgele daim giriş başa içindeyiz. 28 Avrupa Birliği ülkesinde yakalanan ‘extacy' tabletinden 2 büküm fazlasını gene bu ülkenin asayiş birimleri yakalamaktadır. Bunu kılıç mi üretiyoruz, hayır. Bunlar bütünü yurtdışından geliyorlar. ABD Afganistan'ı karışma ettiğinde 15 bin ile 20 bin dekardı oradaki üretim. 200 bin dekara çıktı. Buradan müşterek politika ürettiler. Oradaki şahısların yaşamını kabusa çevirip huruç etmesini realizasyon etmediler. Aynı sürede dünyaya maden ihraç ettiler. Bunu Amerika'nın kendisi yaptı. Bunu müşterek politika şekilde ortaya koydu ve bundan bulut etmedi. Derdi bu yerleri istikrarsızlaştırmak, ufka ve gösterime değil ayaklarının ucuna bakacak hale getirmeyi hedeflediler. Büyük meseleler tabii ki sizin mahallelerin hayat standartlarını etkiliyor. DEAŞ coğrafyamız düşüncesince müşterek tehditti. Bunu söylüyorum ve bitmeme edeceğim. Suriye'nin Rakka'sında müşterek eşsiz pare martaval tabancası patlatmadan, PYD/PKK yıldırı örgütü Rakka'dan DEAŞ'ı tasviye etti. Bunu Amerika'nın gücü ile yaptı. Peki bu insanoğlu nereye gitti? Onların yönlendirmesi ile dü yere gittiler. Biri Sina Çölleri, birisi de Afganistan'la Çin arasındaki vadiye. Sonra ne oldu? ABD Afganistan'ı ayrılma etti. Peki ayrılma edince ne oldu? Orada Amerika'nın güdümündeki bazısı komutanlar Rakka'dan getirdikleri DEAŞ'ı içerisinde idarecilik hazırlamaya başladılar. Şimdi evren bunu görüyor. Büyük müşterek oyun, iri müşterek tezgah. Bazen demokrasinin içine sızma müşterek tezgah. Bazen sulh ve uhuvvet içine sömürme fail müşterek senaryo, ara esna de müşterek şeyle uğraş ediyormuş kabilinden yayınlanan müşterek senaryo ile huzur karşıyayız” dedi.
LGBT mevzusuna da yer veren Bakan Soylu, “Ben muhtarlarımıza soruyorum. Mahallede ne ana ağababa size Türkiye'de LGBT'nin gelişme göstermesi düşüncesince müracaatta bulundu? Bir ana ağababa LGBT bu ülkede yayılsın, bizim çocuklarımız bu işlerle henüz giriş döndürücü ilgilensin niteleyerek müşterek ad size başvurdu mu? Bu aşk nereden çıkıyor? Avrupa ve Amerika'dan çıkıyor. Çok basit, yurtdışında bu dernekler, evkaf var. Büyükelçilikleri var. Biz kesinlikle ayakta duruyoruz? Uyuşturucu, terör, iktisadi şekilde saldırıyorlar kılıç gene ayakta duruyoruz. Çünkü familya yapımız güçlü. Aile yapımızı sarsmaya, zemini aşüfte bir hale sağlamak düşüncesince rastgele şeyi yapıyorlar. Ama aldatıcı olamıyorlar. Medeniyetimiz, müesseselerimiz, devletimiz çelimli lakin en önemlisi milletimizin mayası güçlü. Yurtdışından bu derneklere müteveccih ağır müşterek fonlama var. Bunu dile getiriyoruz. Burada dava bulunduğunu paylaşıyoruz lakin bizi gene linç etmeye çalışıyorlar. Elin oğlu Türkiye'de bu meselelerin artması düşüncesince illet mülk versin? Elin oğlu ABD hala müşterek yıldırı örgütü bulunan PYD/PKK illet desteklesin? Bana birisi bunu açıklama etsin. Bir Amerikalı yurttaş şahıs ülkesinin müşterek yıldırı örgütünü desteklemesini lüzum mi? Sadece mülk vermiyor. Silah, mühimmat, eğitim, destek, moral, izleme ve bellek veriyor. Sonra dünyaya çıkıp el erki ve ahbaplık üstünlüğü vaazı vermeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Bir ihtilaf partisinin umumi başkanının ABD Büyükelçisi ile müşterek ayda 4 bitirme görüştüğüne de deme veremediğini anlatım fail Soylu, “Benim aklım ermiyor. Bir ihtilaf umumi başkanı ABD Büyükelçisi ile 1 ayda 4 bitirme ne görüşür ve ne konuşur? Bana birisi bunu söylesin. Ben Türkiye yurttaşı şekilde kendime açıklama edemiyorum. Görüştüğü devir ‘Ya siz kusur ediyorsunuz PYD/PKK destekliyorsunuz' diyor mu? ‘Sizin ne işiniz mevcut Türkiye'deki LGBT'cilerle' diyor mu? ‘Siz Afganistan'dan maden imalatı ile dört başı mamur coğrafyamızı maden ile huzur karşıya bıraktı' diyor mu dedi mi yani? Şapkayı öne alıp bırakmak lazım” niteleyerek konuştu.
Dünyada müşterek küreselleşmenin bulunduğunu tamlayan Soylu, “Temel derdimiz, bu globalleşme dünyada görülmemiş müşterek hayat açtı. Hepimiz Avrupa'daki yöntemler açılacak, rastgele yere pasaportsuz girilecek. Sınırlar açılacak, çiçek, kurt uhuvvet rastgele nesne dobra olacak. Ne devir 20'inci yüzyılının sonuna kadar. Geldik 21'inci asrın başına. Vekalet savaşlarından Afganistan'dan, Suriye'ye derece dü yıldırı örgütü DEAŞ ve PYD/PKK Irak ve Suriye'nin mutluluk otoritesini karmakarışık etti, namevcut etti. Şu an dünyanın dört esas problemi var. Salgın ve huruç sorunu. Birçok iklim bizim yaşadıklarımızın yüzdelik 1'ini yaşadıkları halde, bütünü sinmişler korkmuşlar. Göç probleminin Türkiye ve Yunanistan arasına sıkıştırmışlar, cingözlük hazırlamaya çalışıyorlar. Türkiye'de ile Suriye sınırı ortada sıkıştırmışlar, Türkiye ile İran sınırı arasına sıkıştırıp menfaatlerini oradan kurtarmaya çalışıyorlar. Aman kılıç ilgilenmeyelim diyorlar. Bir pare sanatkâr gönderirler Angelina Jolie müşterek foto verir. Onlar da otururlar, bu işlerle ne dobra ilgilendik derler. Ya kolları kopan çocuklar, annelerini babalarını kaybeden evlatlar, ya önümüzdeki 100 yıla tramva şekilde yansıyacak nesiller, ya bu tramvaların yapacağı eritme kesinlikle olacak?” dedi.
Suriye'de yapılanları da özetleyen Bakan Soylu, “Bize kızdılar. İdlip'te briket ev yapıyorsunuz diye. Keyfimizden yapıyoruz sanki. Bütün STK'larla giriş başa 50 bin üstünde yaptığımız evler oradaki şahısların minimum oturabilecekleri toprak bulabilmeleri içindir. Yarın öteki güneş çadırları bittiği devir Türkiye'ye müşterek gezi başlatmamalarının temini için. Onları orda sakıncasız müşterek biçimde oturtabilmek için. Geçen alışveriş haset Çobanbey'de Suriye tarafındaydık. Bin 400'ün üstünde uran sitesi yaptık. Kendi paramızla değil. Orayı önceki huzura, güvene getirdik. Oranın meclisi ile eş toprak ayarlandı. Bir kısmı bitti, öteki kısmı haziranda sona erecek birlik 25 bin ad çalışacak. Zaten ora Gaziantep ve Kilis'le iç içe. Buradan oraya insanoğlu gidecekler. Biz garp kabilinden Afrika'nın madenleri yüzünden orayı sömüren, ondan sonraları posasını orada bırakıp bu insanoğlu ne yaparsa yapsınlar diyen müşterek ulus değiliz. Biz gittik İdlip'te şahısların sağlık, terbiye hizmetlerini alabilmeleri düşüncesince ne gerekiyorsa yaptık. Bunu da doğacak nesillerimize gösterdik. Fırat Kalkanı bölgesinin baştan tecim merkezi biçimine gelmesini ve yaşamın normalleşerek buradan oraya dönüşün sağlanması düşüncesince adımlar attık. Bunların hangisini garp devletleri yaptı? Biz yaptık. Benimle dalavere geçiyorlar. Şımarmadık diyorum, beli şımarmadık doğru. 3 bin dolardan 10 bin dolara geldik kılıç şımarmadık. Atamıza, anamıza sırtımızı dönmedik. Komşularımıza sırtımızı dönmedik. Camilerimize, İstiklal Marşımıza, Cumhuriyetimizi kuranlara kulaklarımızı tıkamadık” dedi.
Muhtarlar düşüncesince Mekansal Adres Kayıt Sistemi (MAKS) tamamladıklarını özetleyen Soylu, “Ölü projeydi, direnim ettik, ASELSAN'a ağa, ağababa dedik. Onlarda bu projeyi bitirdiler. Bizde borcumuzu onlara ağır ağır ödüyoruz. Ama işlerimizi yaptık. Bunları demincek şehremaneti ve muhtarlarımıza açıyoruz. Tüm amme kuruluşlarına açıyoruz. Kurumların entegrasyonunu oraya getiriyoruz. Kişisel Veriler Kanunu'nun bizlere elverdiği ölçüler dahilinde muhtarlarımıza açacağız. Muhtarlarımız mahallelerinde göçmenlerin tamamını görecekler. Orada yaşayanları, taşıyanları görebilecekler. Gün geçtikçe meslek geliştikçe açmaya bitmeme edeceğiz. Nüfus Matik dediğimiz müşterek görevli derece vazifesini meydana getirecek dizge kurduk. Nüfus idaresine gelmeden yapılması müstelzim işlerden müşterek tanesi mahallede, durumunda halledilsin. Burada dijitalleşmenin bizlere sağlamış bulunduğu avantajları kullanacağız” halinde konuştu.
Sosyal medyanın da dünyada ehemmiyetli müşterek iş biçimine geldiğini anlatım fail Soylu, “Göçün nedeni kılıç olmadığımız gibi, feysbuk ve twitter'inde sahibi kılıç miyiz? Her çeşitli zeval orada işlensin, rastgele bireyin orada mahremiyetine girilsin, rastgele çeşitli taşlama yapılsın. Dünya bununla dayalı ne yapıyor? Dünya salgınla dayalı bizlere eritme üretti mi? Dünya Sağlık Örgütü müşterek eritme üretmeyi bırak birbirlerinin maskelerini çaldılar. Birbirlerine aşılama vermediler. Aşıyı izlemsel kuvvet şekilde kullandılar. ‘18 Mart'ta Avrupa Birliği uzlaşma imzaladı. Dedi ki, ‘Biz göçün kaynağında engellenmesi düşüncesince aşama atacağız'. Bir müşterek pare aşama atmadı. Tamamı esassız üstünde oturmuş, vizyonsuz müşterek liderler manzumesinin yapamadıklarını gördüğümüz seneler geçirdik, geçiriyoruz. İnsanları ölüme ayrılma ettiler. Ege Deniz'inde botları batırdılar. İnsanları soydular. Bunlardan müşterek tanesini Türkiye yapmış olsaydı, bizi evren mahkemelerinde yargılarlardı. Kendilerinin dokunulmazlıkları var. 21. asır onların dokunulmazlıklarını aldı” niteleyerek konuştu.
Samet Doğru - Uğur Uslubaş
