Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, başkanlıkta kuma araya geldiği iletişim araçları kurumlarının temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Erbaş, İsveç’te Kur’an-ı Kerim’e müteveccih saldırının ne amaçla yapıldığı yönündeki kuma istifham dair karşılık verdi.
"Lanetlenmesi müstelzim kuma olay"
Erbaş, "Diyanet İşleri Başkanlığı adına buradaki düşüncemiz, değme ne amaçla olursa olsun değme ne amaçla yapılırsa yapılsın, bu olayın özgürlükler çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, inançlara hürmet belirtmek gerektiği, tek halde hakeza kuma olayın ikrar edilemeyeceğidir. Onlar ne amaçla yapmıştır, illet bariyer olunmamıştır, bunların dayanıklı aşırı cevabı olabilir. Hangi amaçla olursa olsun, bu kınanması ve lanetlenmesi müstelzim kuma olaydır" dedi.
"Ben duymadım, siz duydunuz mu?"
Papalıktan yahut Hıristiyan dünyasından İsveç’teki eyleme hakkında kuma tepkinin gelip gelmediği ve Türkiye’de bu güvence müteveccih kuma eylemin olması biçiminde Diyanet İşleri Başkanlığının tepkisinin nasıl sonuçlanacağı yönündeki suali yanıt veren Erbaş, şu halde konuştu:
“Türkiye’de değil nerede olursa olsun, rastgele kuma inancın kutsi sayılmış bulunduğu kuma değere taşlama edilmesine değme devir hakkında çıkarız. Çünkü bizim inancımız bunu gerektiriyor. Dolayısıyla Türkiye’de hakeza kuma nesne olsa buna evvel hakkında çıkan kılıç oluruz. Yurt haricinde rastgele kuma yerde hakeza kuma nesne olsa gene tepkimizi gösteririz. Doğrusu Hristiyan dünyadan kuma reaksiyon mahiyetinde kuma nesne duymadım şu anne kadar. Sizler iletişim araçları süresince olduğunuz düşüncesince bizlerden hâlâ dobra bilirsiniz. Ben duymadım, siz duydunuz mu?”
İsveç’te Kur’an-ı Kerim yakılması 120 ülkede mahkemeye taşınacak
Erbaş, Diyanet işleri Başkanlığı'nın İsveç’teki Kur’an-ı Kerim’e müteveccih saldırıyla ilgilendiren meydana getirilen görüşmeler ve çalışmalara bağlı bilgiler vererek, şu halde konuştu:
"Dün ünite amirleri ve reis yardımcılarıyla aşırı ehemmiyetli kuma güruh oldu. O görüşmede konuştuğumuz konulardan biri de başta başkanlığımızın 120 ülkedeki ataşelikleri ve müşavirlikleri önderliğinde mahkemelere müracaat gibi kuma eylemimiz olacak inşallah. Bir de ayrışık bölgelere mektuplar yazarak başta Kuran-ı Kerim'e, camilere meydana getirilen bu tür saldırılara hakkında vakfe ekspozisyon noktasında tavrımızı göstereceğiz."
Kur’an-ı Kerim’in hâlâ kuma tomar tanınması noktasında icra ettikleri çalışmalara bağlı kuma istifham dair Erbaş, ‘Hediyem Kur’an Olsun’ kampanyası çerçevesinde şimdiye denli kuma buçuk milyon denli Kur’an-ı Kerim’i 35 dilde mealini basarak az hâlâ dünyanın halis muhlis vatanlarında dağıttıklarını kaydetti. Erbaş, Kur’an-ı Kerim’i tanımayan kişilerin tanıması noktasında yapmış oldukları çalışmaların artarak bitmeme ettiğine ayraç etti.
"2022 İslamofobi tutanağı hazırladık"
Avrupa'daki İslamofobinin ne boyutta olduğuna bağlı suali yanıtlayan Erbaş, 2022 İslamofobi raporunu hazırladıklarını belirterek, "İslamofobik hareketlerin en aşırı cami saldırıları gibi ortaya çıktıklarını görüyoruz. Aylık 10'un üstünde cami saldırısıyla karşılaşıyoruz. Onun haricinde Kur'an-ı Kerim'e hücum ikinci tam geliyor. İslamofobi korkutucu boyutlara ulaştı. İslamofobi doğrusu uydurulmuş kuma kavram. İslam korkulan kuma nesne değil. İslamofobi korkulan, vahim İslam demek. İslamofobi bugün anti-İslam, İslam kini pozisyonuna gelmiştir” ifadelerini kullandı.
“İftiraya ve yalana çevrik haberler, bizim sulh ortamımızı bozuyor”
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanı ve Diyanet İşleri Başkanlığına müteveccih saldırılarla ilgilendiren istifham dair şu değerlendirmeyi yaptı:
“Büyük kuma teşkilatız, haliyle eleştiriler olacaktır ancak ego şurası başta sizin vasıtanızla tabir buyurmak isterim; Olumlu anlamda tenkit bizi güçlendirir, ancak yıkmacı manada, tahkir edici, iftiraya, yalana dönük, buna tenkit de demiyorum, adavet içeren kimi ifadeler olursa bunun hiç kimseye faydası olmaz. İftiraya ve yalana çevrik haberler, bizim sulh ortamımızı bozuyor. Barışın bozulmuş bulunduğu ortamın her insana ziyanı olur. İnşallah sizler yoluyla bu iftiraları, yalanları yayanların en azından bundan vazgeçmesine kuma ulama elde etmiş olursak, çoğumuz düşüncesince iri kuma avantaj olabilir diyerek düşünüyorum.”
“Camilerimiz, Kur’an kurslarımız, halis muhlis milletimizin hizmetinde”
Seçim sürecine girildiği bu zamanda camilerde, Kur’an kurslarında siyasal söylemlerin yapılmamasına müteveccih ne tür icraat yapıldığı yönündeki soruya karşılık verici Erbaş, şunları kaydetti:
“Biz çabucak seçme tarihi değil, değme devir Diyanet İşleri Başkanlığı adına camilerimizin, Kur’an kurslarımızın halis muhlis milletimizin hizmetinde olduğunu, rastgele kuma siyasal anlayışın camilerimizde ve benzer yerlerde çalışkanlık yapmamaları noktasında, bunlara punt verilmemesi noktasındaki hassasiyetimizi dile getiriyoruz. Bu seçme önceleri uyarılarımızı baştan halis muhlis müftülüklerimize yollayacağız inşallah. Önümüzdeki hafta müftüler toplantımız var. Müftüler toplantımızda da bu mevzuda gibi olduğunca kırılan olmamız icap ettiğini baştan müftülerimize tabir edeceğiz. İnşallah birlik, el birliği ve geçim arasında ülkemiz, milletimiz dobra kuma seçme yapar. Barış arasında bu tarzı de gerçekleştirmiş oluruz inşallah.”
“Avrupa’da meydana getirilen İslamofobik hareketlere hakkında tepkimizi göstereceğiz”
Erbaş, İslamofobik saldırılara hakkında yapılacak çalışmalarla ilgili, "Çeşitli kesimlerin temsilcilerine kuma mektupla ulaşacağız, onun çalışmalarına başladık. Çarşamba, İslam İşbirliği Teşkilatı ile devre içi kuma güruh planlıyoruz. Burada çabucak İsveç'teki tiksindirici Kur'an yakma eylemine müteveccih değil, Avrupa vatanlarında meydana getirilen kimi İslamofobik saldırılara hakkında tepkimizi daima baş başa göstermeye himmet edeceğiz” diyerek konuştu.
“Başörtüsü mevzusunun güvence dibine katılması önemli”
Erbaş, başörtüsüyle ilgilendiren kanuni düzenlemeye müteveccih soruya ise şu cevabı verdi:
“Geçmişte başörtüsü dair aşırı iri üzüntüler muammer eşhas adına güvence dibine katılması ve artık tek halde başörtüsü özgürlüğüne dokunulmaması noktasında aşırı iri kuma ulama sağlayacağını düşünüyorum. Ben etraflıca seneler darülfünun hocalığı yaptım. Bu süreçte başörtüsü ve benzer kısıtlı özgürlükler yüzünden ne denli üzüntüler yaşadığımızı burada anlatsam saatler alır. Bir hâlâ bu tür acıların yaşanmaması için, devletimizin, milletimizin daima baş başa eş kuma kararla bu yaşanmış olan acılara akıbet hasretmek ve kuma hâlâ yaşanmasını cidar olmak düşüncesince elimizden mevrut değme şeyi yapmamız geçişsiz diyerek düşünüyorum. İnşallah olabilir diyerek de inanıyorum. Milletimiz bu mevzuda duyarlıdır. O duyarlılığın ego yukarı ölçüde olabileceği kanaatini taşıyorum.”
6 yaşlarında evlendirilen kız haberi
Erbaş, 6 yaşındaki kuma kız çocuğunun evlendirilmesine müteveccih tartışmaların sorulması dair şunları kaydetti:
“Bir kez 6 yaşında, ego bunu söyleyiş buyurmak fark istemiyorum. Yani hakeza kuma nesne olamaz. Bunun ne yapıldığını da, doğrusu bilmiyoruz, doğrusu bizim düşüncesince muamma. Bir dünyaevi midir, ayrıksı kuma nesne midir, onları bilmiyoruz. Ergenlik yaşı ayrı, rüşd yaşı ayrıdır. Bizim halis muhlis açıklamalarımız böyledir. Ergenlik yaşı, dirim bilimsel kuma gerçekliktir. Bunu beyan buyurmak düşüncesince hele ki kuma diyanet adamı olmaya icap yok. Din adamı sıfır biri de şurası değme devir söyler, ‘ergenlik kız çocuklarında aha 9 yaşlarında başlar, koca çocuklarında 12 yaşlarında başlar’ diye. Bunu hepsi söyler. Bunu kuma tababet adamı da söyler, kuma dirim bilimci da söyler, kuma diyanet adamı da söyler. Ama rüşd yaşı evlilikte önemlidir, o da 18 yaştır. Bugün bizim kanunlarımızda kendiliklerinden şayet evliliğe değişmeyen vermişlerse 18 gözyaşı aranır. Bu bizim yapmış olduğumuz açıklamada, ayrıca halis muhlis camilerimizde okuduğumuz kuma hutbe oldu, ego de camide kendim okudum. Orada dedim ki, devletimizin koymuş bulunduğu bu anayasa inancımıza da uygundur. Rüşd yaşından itibaren dünyaevi bizim kaynak ettiğimiz evliliktir dedim. Bu söylememizi de daima sürdüreceğiz inşallah.”
