6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli meydana mevrut 2 şişman deprem şişman yıkımlara hastalık olurken, binlerce yurttaş yaşamını kaybetti. Hatay'da da şişman müşterek katabolizma oluşurken, 26 yaşındaki Emircan Yıldırım da Antakya ilçesinde oturdukları evde koşa kardeşiyle çökme altında kaldı. 28 vakit devam eden çalışmanın arkası sıra enkazdan çıkarılan koşa kardeşler, hastanede otama dibine alındı.
"Deprem beni çevirip, çevirip duvara vuruyordu"
Enkaz altında sabık müddette yaşadıkları ile ait otama görmüş bulunduğu Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde mütekellim Emircan Yıldırım, 8 eğik müşterek apartmanda oturduklarını söyledi. Binanın 7 ve 8. katlarının dubleks ev bulunduğunu kaydeden Yıldırım, "Biz burada kalıyorduk. Uyku alanları 7. kattaydı. Ben depreme yakalandığımda ikizimle baş başa bire müşterek odada aykırı yatıyorduk. Daha öncesinde de müşterek ay evvel sallanmıştık. Ben gene onun derece gelip iare zannettim. O sebepten dolayı de aşırı kendimi korumaya almadım. Yoksa deprem acilen annemlerin odasına toplanıp, kendimize dirim üçgeni oluşturuyorduk. Bu deprem ona punt vermedi. Kapıya denli gidiyordum ama deprem beni çevirip yeniden duvara vuruyordu. Ben kapıya elimi uzatamadım. Baktım odadan çıkamayacağız, kardeşimi üstüme çektim onun yorganını, döşeğini üstümüze devirdim. Onu yaparken ego boşa düştüm. Sarsıntı beni aldı cama vurdu, aldı cama vurdu. Bir müddet bilincim gitti orada. Bina çatırdamaya başlayıp, geriye akıllıcasına gidince ego 'eyvah' dedim. Çünkü 8 eğik yapı biricik kıvrım olmuştu" dedi.
"Kardeşimin dokunca görmemesi düşüncesince ayağımı sütun ile onun arasına soktum"
En yukarı kata andıran olmanın avantajını yaşadıklarını vurgulayan Yıldırım, "Kardeşimi aşırı seviyordum. Onun dokunca görmemesi düşüncesince kolon, antre onun dair düşecekken ego ayağımı araya soktum. O da asap bağlarıma dokunca verdiği düşüncesince ampute yapılmak durumunda kaldım. 28 vakit enkazda kaldık. O süreçte kardeşimle daima konuştum. 'Sen pes edersen ego pes ederim' dedim. Enkaz altında sevdiklerimin, akrabalarımın sesini hassas derece oldum. 'Acaba rüyada mıyım' dedim. Ondan sonraları yeniden bana bağırdıklarında sesimi duyurmaya çalıştım ama enkazdan ötürü aşırı sesim çıkmıyordu. Nefesim yettiğince bağırmaya başladım. O tam mideme müşterek kuvvetli blok hâlâ düştü. Zaten akıbet 8 saatimi işkembe kanamasından içki kusarak beklemişim, anca çıkartılmışım. Allah'ıma sığındım" diyerek konuştu.
"İnsanları müteahhitler öldürdü, bizim evimiz hâlâ 2,5 yıllıktı"
Kurtulduktan sonraları bahtiyar bulunduğunu dile getiren Yıldırım, "Rabbim bağışladın bizi' dedim. İlk havayı soluduğumda, 'çok şükür bitti' dedim. Çıkarılacağımıza inanıyordum. Çünkü Rabbimize güveniyorduk. Rabbim bu canı verdi, rabbim alır. 28 vakit öldürmediyse depar belgesi yolumuzu da hele ki gösterir diyerek düşünüyordum. Hep bu umutla bekledim, acılarıma karşın direndim. Çok şükür Rabbim mükafatını verdi, çıktık. Tabii hariç çıktığımızda etrafıma baktığımda gömülü müşterek şehir, harp sahnesinden eskimiş müşterek arazi derece görünüyordu. Antakya'da hakkıyla cezaevi gözü görmüyordu. Sadece bizim apartmanımızın yıkıldığını düşünürken, kâffesi Antakya yıkılmış. Çok sevdiğimi, arkadaşımı kaybettim. Halen çökme altında iane bekleyenler var. Burada kullanmakta olanları müteahhitler öldürdü. Bizim evimiz hâlâ 2,5 yıllıktı. Bizim evi yapanlar betondan çalmışlar ve bunu bizlere söylemediler. Bundan ötürü kendimizi depremzede adına bulduk. Ben sorumluların bunların cezasını çekmelerini istiyorum" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, kardeşinin Adana'da hastanede derin bakımda yattığını ve her insanın duasına gereksinimi bulunduğunu da laflarına ekledi.
