Diyarbakir
Bakan Gül, müşterek otelde planlı Bölge Değerlendirme Toplantısı'nda, özelikle alanda on seneler süresince vatandaşların en esas insancasına haklarının ret, inkar ve asimilasyona yayıncı tutulduğunu, konuşulan dile tutu koyulduğunu rüyet ettiklerini söyledi.
Vatandaşın, mahkemelerde savunmasını şahıs dilinde, evinde, çarşıda konuşmuş bulunduğu dilde yapmasının engellendiğini, bin salname bu coğrafyada türküsüne, şarkısına bap etmiş bulunduğu diline "bilinmeyen müşterek dil" yaftası vurulduğunu gördüklerini dile getiren Gül, yargının da o devirde güzel müşterek imtihan veremediğini kaydetti.
Gül, laflarını şöyleki sürdürdü:
"Geçmişte yargı, alanda hukukun esas ilkelerinin birlikte arazi almadığı kimi örnekler yaşandı. Toplumun esas değerleriyle çatışan müşterek zihniyetin adeta uzlaştırıcı kabil davrandı. O nedenden bugün geldiğimiz derece baş döndürücü önemlidir. Bugün bu topraklarda canlı 84 milyon vatandaşımız, bu ülkenin öz be öz müşterek numara derslik vatandaşıdır. Bugün herkes, mahkemelerde meramını istediği biçimde anlatabilmektedir. Cezaevinde vakfedilmiş ve hükümlülerin aileleri ve yakınları bu çerçevede istediği biçimde görüşebilmekte, konuşabilmektedir. Devlet düzenlilik mahkemeleri marifetiyle halkın öz değerlerini kriminalize ika dönemleri kapanmıştır."
Özel yetkili, süper mezun savcılar marifetiyle hile kuran, insanoğlu mahremiyetine el uzatan yaklaşımların da geride kaldığını özetleyen Gül, işkenceler, faili bilinmeyen sürecinin laf laf olmaktan çıktığını bildirdi.
"Bu dü fasıl ortada insanımızın anne sütü kabil ak, helal hakkı ve hukuku vardır. Hukukun üstünlüğü devletin hukukun dışına katiyen çıkmama kararlığı vardır. Eski Türkiye bundan böyle mazide kaldı ve Türkiye bundan böyle eskiye katiyen dönmeyecektir, kimesne döndüremeyecektir. Bu topraklarda, nefret, ayrımcılık ötekileştirme tohumlarının müşterek hâlâ katiyen arazi almamasının da teminatı hukuktur, hususiyet devletidir." diyen Gül, şunları kaydetti:
"Sizler de bu açıdan adaletin temsilcileri şekilde bu mevzuda yurttaşlarımızın en şişman teminatlarısınız. Sizlerden milletimizin esas beklentisi, 'bu kenarı Dicle'de müşterek aldanmaz kapsa koyunu dirimlik de adli tanrısal sorar Ömer'den onu' anlayışıyla adaleti ancak asıl açıdan adaleti sağlamanız beklentisidir. Bu mevzuda etraflı yurttaşlarımızın bu tatlı adalete, bunun hesabını sorar anlayışıyla, geleceğe ve yarınlara hâlâ umutla bakmasının teminatı sizlersiniz. Bu mevzuda milletimizin beklentilerini de gerçekleştireceğinize, bu mevzuda çabalarınızın olduğuna da kalben inanıyoruz. FETÖ yargıyı araçsallaştırdı. Milletin değerlerine, demokrasiye, hukuka, 15 Temmuz'da çıyan kalkışmasını hepimiz, gördük ve milletimizi bu çıyan aşağılık girişime dirlik en kesin, en kemiksiz yanıtı baş döndürücü çelimli müşterek biçimde verdi."
Özellikle bu çıyan örgütün ilçe içerisindeki, kurnaz ve bulaşık yöntemlerini unutmanın muhtemel olmadığını, 15 Temmuz öncesinde de bölgenin istikrarını, huzurunu sabote etmek düşüncesince gelişigüzel yolu denediklerini bildiren Gül, "Kimi devir yargının birtakımı devir düzenlilik bürokrasisinin birtakımı devir başka kurumların içine sızan bu çıyan FETÖ yıldırı örgütü militanlarıyla da gene bu hedeflerini gerçekleştirmeye hız ettiler. Sahte şahit üretme, DOĞRU olmayan şahit konuşturma kabil şeytanın üstelik aklına gelmeyecek yöntemlerle hukuku araçsallaştırmışlardı. Diğer yıldırı örgütleri ile teşrikimesai içine girerek milletimizin huzurunu, birliğini bozmaya çalıştılar. İşte bu çerçevede adaletin tecellisi de gene milletimizin bu açıdan geleceğe korkusuzca bakmasının en ehemmiyetli teminatıdır." ifadelerini kullandı.
Ülkenin refahı ve vatandaşların huzuru düşüncesince çalışmalarını sürdürürken reformun esas izlemsel hedeflerinden birisi bulunduğunu kaydeden Gül, konuşmasını şöyleki sürdürdü:
"Kimse durumunda sayamaz, müşterek ırmaktan dü kere çimmek da muhtemel değildir. Bu düşünceyle yarınlara hâlâ çelimli müşterek biçimde hâlâ korkusuzca volta kararlılığımız vardır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın kamuoyuna açıklamış bulunduğu dü esas belgemiz var. Birisi, inanma sağlayan erişilebilir hafriyat amacını yapmak düşüncesince Yargı Reformu Strateji Belgesi, gene engellenmeyen birey, çelimli maşer ve hâlâ demokratik müşterek Türkiye amacını yapmak kıl payı İnsan Hakları Eylem Planı. Bunların hepsini azimli müşterek biçimde yaşama geçiriyoruz. Daha bugün Cumhurbaşkanı'mızın imzasıyla Resmi Gazete'de piyasaya çıkan mevzuat değişiklikleriyle bu mevzuda İnsan Hakları Eylem Planı'nın azimli müşterek biçimde uygulanması yönünde ehemmiyetli adımlar atılmıştır, atılmaya bitmeme etmektedir. Meclisimizin gündeminde bulunan 5. Yargı Paketi de ilçe reformu çerçevesinde bu adımların atılacağı hususunda ehemmiyetli gelişmelerdir."
Reformların elden güzel mevzuatlar çıkarmakla yaşama geçirilemeyeceğini, ayrımsız vakitte bu mevzuatların uygulayıcılar çeşidinden sahiplenilmesi, ilçe kültürüne dönüşmesi ve güzel müşterek yürütüm örnekliğine cemaat olması icap ettiğini dile getiren Gül, şöyleki konuştu:
"Vasat müşterek mevzuat üstelik olsa, güzel müşterek uygulamacı, oradan baş döndürücü adil, hakkaniyetli müşterek meal çıkarabilir. O nedenden işin şişman müşterek kısmının pratikte olduğu, en güzel reformun en güzel yürütüm bulunduğu inancıyla milletimiz sizlerden bu uygulamaları, bu gayretleri bekliyor. Bu mevzuda da baş döndürücü güzel mesafeler kıvrım ettiğimizi ancak halen kıvrım etmemiz müstelzim açıklık bulunduğunu da anlatım etmemiz gerekir. Cumhuriyetimizin toy yüzyılına girerken 2023'te milletimizin bu açıdan hâlâ güzel müşterek demokratlık hâlâ çelimli hususiyet sistemine gereksinimi vardır. İradesine dönük etraflı saldırıları kaldırılmış etmiş, namına matuf tanka, harp uçağına, namlulara sorumluluk eğmemiş milletimizin de buna hakkı vardır. Bunu da gerçekleştirecek olanlar sizlersiniz. Bunu da yaşama geçireceğinize inancımız tamdır."
Gül, vatandaşların yargıdan dü esas beklentisinin olduğunu, özelikle e-Duruşma ve e-Tebligat uygulamalarıyla yargılamanın uzamasını yapan ehemmiyetli adımlar attıklarını belirtti.
Adalet Bakanlığı şekilde idarenin tarafı olduklarını, yargısal müşterek yetkilerinin bulunmadığını kail Gül, konuşmasını şöyleki tamamladı:
"Adalet Bakanlığının, hükümetin, yasamanın, yürütmenin müşterek yürütüm yetkisi yok. Anayasaya layıkıyla bu yetki, ilçe mensuplarına verilmiştir. Dolayısıyla ilçe çalışanlarının bu mevzuda faziletkâr duygunluk göstermesi gerekir. Bizlerin de yurttaşlarımızın da beklentisi budur. Vatandaşlarımız, eşit, etkili ve güzel müşterek iş bekliyor. Yine mahkemenin huzuruna mevrut vatandaşın foto kıyafetine, diline, düşüncesine, dirim tarzına karışmayan müşterek ilçe personeli bekliyor. Yine vatandaşın ikinci beklentisi de adli sonucu uygun müddette verilmesini bekliyor. Bir duruşmanın çağ 09.00'da başlamış olacağı anons edilmişse o murafaa çağ 11.00'de başlıyorsa burada hafriyat kader etmez, vatandaşın adalete itimatı zedelenir. Yine müşterek duruşmanın 6 ay sonraya, 7 ay sonraya verilmesi vatandaşın bu mevzuda 'adalet gecikecek' biçimde düşüncelere kapılmasına sebebiyet vermektedir. Bu hususta ilçe çalışanlarının lazım özeni göstereceklerini bekliyorum."
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk de, ilçe çalışanlarının esas görevlerinden birinin de insanoğlu hafriyat ve hürriyetlerini korumak, toplumdaki uyuşmazlıkları en endamsız müddette çözüme kavuşturmak, suçla bozulan amme düzenini en çabuk biçimde baştan düzeltmek ve devletin bütünlüğüne dokunca verecek gelişigüzel ayrışık eyleme dirlik hukukun üstünlüğü kapsamında uğraşmak bulunduğunu belirterek, bu açıdan toplantının teşkilatın sorunlarının çözümü ve ihtiyaçlarının tespiti noktasında kalburüstü ve müfit olmasını diledi.
