Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, vakfedilmiş namına yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında; "basın eliyle yıldırı örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla 2 sene 8 ay 15 gündüz hapishane cezasına çarptırıldı. Fincancı'nın tahliyesine değişmeyen verildi.
"Anlamsız birlikte durum"
Fincancı, boşaltma edildiği Bakırköy Cezaevi önünde izah yaptı. Basın mensuplarına teşekkürname fail Fincancı şunları söyledi: "Nasıl ki bizlere sunulan 2 sene 8 ay, birlikte de 15 haset var… Bu aşırı boş boş birlikte durum. Çünkü birlikte kanalın neşriyat politikasının kusur namına tanımlanması ve sonradan da o suçun bana atılması, bellek alır derece değil. Hukukçularımız da dile getirdiler. Ben fakat kişi suçumdan mesul olabilirim. Bu kusur da insanlığa gönül rahatlığı günah transfer suçudur, gene beri. Sağlıklı kılma suçudur, halis muhlis toplumları… Sonuç namına biliyoruz. Bizim burada Merkez Konseyi'mizin, şimdi önce; 'savaş birlikte ahali sağlığı sorunudur' söylediği düşüncesince sabaha gönül rahatlığı gözaltına tahsil edilen üyeleri, meslektaşlarım var.
"Savaşlara gönül rahatlığı olacağız"
Tabii ki kılıç hekimler olarak, insanoğlu sağlığını önceleyeceğiz. Savaşlara gönül rahatlığı olacağız. Her türden silahın önlenebilmesi, kullanımının yasaklanabilmesi, ortadan kaldırılması düşüncesince de elimizden geleni yapacağız. Çünkü sadece kullanıcılarını da ele almamak gerekiyor. Tüm canlılar için, üstünde yaşadığımız bu yer yuvarı düşüncesince ve kozmos düşüncesince dokuncalı topu topu bu girişimlerin uğrunda ara vermek her insanın sorumluluğu. Bu süreçte boş boş ve sevgili Nilgün Toker'in söylediği düşüncesince 'saçma' olan, kısaca değme şeyin olabileceği birlikte düzende, kılıç gine de bundan kaygılanmayarak, bunun karşısında gerilemeyerek mücadeleye bitmeme ediyoruz. Devam edeceğiz.
"Mücadeleye bitmeme edeceğiz"
Hukuku ortadan bertaraf birlikte ülkede hukukta ısrar eden, adalette ısrar fail topu topu avukatlarıma; başkaca sesimizi Meclis'te de duyurmaya çalışanlara ve tabii benim canan tarz arkadaşlarıma, Türkiye İnsan Hakları Vakfı'na, insanoğlu hakları mücadelesini öğrendiğim dostlarıma, doktorluk mücadelesinde taraf yana durduğumuz… Ne örgütü bulunduğunu da bilmediğimiz teşkilat üyeliğinden yargılanma tehdidi onlara savrulurken metin durarak bu mücadeleyi sürdüren topu topu yoldaşlarıma aşırı teşekkürname ediyorum. İyi ki varsınız. Biz mücadeleye bitmeme edeceğiz. Yeryüzü birlikte hayli yüzü oluncaya kadar."
"İçeriden rasat yapabilme imkanı bulduk"
Fincancı; cezaevlerinin şartları ile ait istifham üstüne şunları söyledi: "Özellikle avrat koğuşları, hanımefendilerin bulunmuş olduğu cezaevlerinde ağırbaşlı sıkıntıların yaşadığını biliyoruz. 25 yılla yargılanan hanımlar mevcut içeride. Vatandaş sıfır insanoğlu bunlar. Avukatları yok, paraları yok. Gereksinimlerini karşılayabilmeleri düşüncesince özelleştirilmiş ve ticarete taşıt edilmiş bu cezaevlerinde idman zorundalar. Pek aşırı insanoğlu esenlik problemi bulunmasına karşın hastaneye götürülmekten kaçınıyor. Tecrit ağırbaşlı boyuta başarmış durumda. İnsanların birbirini görmesi, hitabı engelleniyor. 22-23 sene geçtikten sonra, baştan abstraksiyon ortamına dönülmüş durumda. Yıllarca tecritte küsurat insanoğlu var. Kimseyi görmeden, hayatta olmak durumunda bulunan insanoğlu var. Bütün bunları birlikte halde hem tecridi, hem bu koşulların ağırlığını rüyet imkanı verdiler. Kendilerine teşekkürname borçluyum. Bir kere şimdi dâhilen rasat yapabilme imkanı bulduk."
"Bu ülkeyi baştan insanlıktan yana dönüştüreceğiz"
Türk Tabipleri Birliği'nin kapatılması yönündeki taleplerin anımsatılması üstüne ise Fincancı, şu şekilde konuştu: "TTB'nin kapatılma tehditlerine gelince. Bu o derece bedava değil. Bir ülkenin doktor örgütünü kapatabilmek, kozmos ile ilişkileri büsbütün ortadan dağıtmak demektir. Dünyada evrenselliğin temsilcileriyiz. Hekimler, natürel insanoğlu hakları savunucularıdır. Onların hapsedilmesi, sistem örgütlerinin kapatılması bahis konusu edilemez. Böyle girişimlerde şimdi geçmiş de bulundular. Biz bu ülkede sağlığı baştan tecim uzlaştırıcı namına değil, eşit, adil, anadilinde birlikte esenlik hizmetinin sürdürülebilmesi düşüncesince elimizden geleni yapacağız. Biz bu ülkeyi baştan insanlıktan, hayattan yana dönüştüreceğiz."